MİNİK ELLER BÜYÜK İŞLER BÜYÜK HAYALLER KURSUNLAR
NELER YAPIYORUZOKULUMUZDA UYGULANAN EK DERSLER JİMNASTİK, KODLAMA, OKÇULUK, MÜZİK-RİTM, GÖRSEL SANATLAR, YÜZME, DRAMA, SATRANÇ- AKIL OYUNLARI DANS VE GÖRSEL SANATLARDIR. BU DERSLERİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI AŞAĞIDAKİ YAZIMIZDA BELİRTİLMİŞTİR. Tüm bunların yanında sevgili anne babalar için en önemli tavsiyemiz her çocuğun gelişim çizgisinin kendine özgü olduğu ve asla başka bir çocukla ve hatta kendimizle kıyaslanmaması gerektiğidir. Unutmayalım ki HER ÇOCUK ÖZELDİR! Her çocuk kendi potansiyeli içinde başarabileceklerini kendi zamanlaması içinde gösterecektir. Gerisi azıcık sabır, azıcık destek…
JİMNASTİK DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
- Kas kemik yapısının kuvvetlenmesi,
- Sinir-kas koordinasyonunun mükemmel seviyeye ulaşabilmesi,
- Bedenlerini daha bilinçli bir şekilde kullanabilme ve esneklik kazanabilme,
- Daha sosyal ve dışa dönük bireyler,
- Hiperaktif çocuklarda daha sakin davranış durumu,
- Duruş bozukluklarının düzeltilebilmesi,
- Denge sorunu yaşayan çocuklarda olumlu yönde ilerleme,
- İletişim kuramayan çocuklarda sosyalleşebilme,
- Yaşıtları arasında daha aktif ve girişken olabilme,
- Yaşıtlarına oranla her alanda daha fazla başarı gösterebilme,
- Yaşıtlarına göre daha olgun ve sorumluluk sahibi olabilme…
KODLAMA DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
- Analitik düşünme becerileri kazandırır.
- Olay veya durumlar arasındaki ilişkileri görebilmesini sağlar.
- Yaratıcı düşünmesine yardımcı olur.
- Problem çözme yeteneğini artırır.
- Sistematik düşünmesini sağlar.
- Makinaların çalışma mantığını kavramasına yardımcı olur.
Çocukların kod yazmayı öğrenmesi, yalnızca yaptıkları meslekte değil, yaşamlarının tümünde fark yaratmalarını sağlar.
OKÇULUK DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Okçuluk, her spor dalında olduğu gibi öncelikle kişinin sağlığını, bedenini olumlu etkiler. Buna bağlı olarak kişinin yaşam standardı ve yaşam planı değişir, kendine güveni artar, konsantrasyonu gelişir ve sosyal çevresindeki pozisyonu olumlu yönde değişir.
Okçuluk beden terbiyesi veren bir spordur. Okçuluk sporunu yapan her insan kendi vücuduna hakim olmayı ve nasıl kullanması gerektiğini iyi öğrenir.
Okçuluk sporu her yaşta insan tarafından rahatlıkla yapılabilir. Stresle baş etmemize yardımcı olur ve eğlencelidir.
Adaptasyon ve motivasyonu güçlendirir. Dikkatli ve duyarlı olmayı sağlar.
Zorlukları yenmeyi öğretir.
Doğru nefes almayı sağlar; doğru nefes alırken daha fazla oksijenin beyne akın etmesiyle beynin verimli çalışmasına sebep olur.
Vücuda uzun süreli dayanıklılık kazandırır.
Kalbin dakikadaki atım sayısını düşürür ve kalbi kuvvetlendirir.
El-ayakların orantılı, doğru kullanılmasını sağlar. İnsana dik bir duruş temin ederek, hareketlerine esneklik ve zarafet kazandırır.
Vücut için çok önemli olan Büyüme Hormonunun (GH) düzenli üretilmesine ve bu hormonun tetiklenmesiyle devreye giren pek çok hormonun da üretilerek vücudun sağlıklı işlemesine yardımcı olur.
Kas ve kemik yapısının zaman içinde zayıflamasını engellemesi özelliği ve hormon üretimine katkısıyla en etkin yaşlanmayı önleyici etkendir.
Sporcular zor hastalanır, çabuk iyileşirler ve doğa şartlarına dayanıklıdırlar.
Okçuluk, dikkat ve konsantrasyon gelişimine katkıda bulunur.
Eklem ve tendonların, omuz, sırt ve bacak kaslarının kuvvetlenmesini sağlar.
Osteoporozun ve Skolyoz (omurga eğriliği)’un tedavisinde önemli bir rol oynar.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
MÜZİK DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Müziksel yetenek seviyeleri ne olursa olsun, her çocuğun hayatında müzik vardır ve her çocuk müzikle ilgili en az bir etkinliği yaşamına katmaktan keyif alacaktır. Bireysel olarak ya da toplu biçimde çalgı çalmak / şarkı söylemek, dans etmek, müzik dinlemek bu etkinliklerden bazılarıdır. Çocuğu bunlardan kendisini en iyi ifade edebileceği hangisi ise ona yönlendirmek ve genel bir müzik sevgisi, beğenisi kazandırmak özellikle okul öncesinde başlanılması gereken eğitim hizmetlerindendir ve hem uzman eğitimcilere hem ailelere sorumluluk düşmektedir.
Müziğin, çocuğun gelişimine etkileri, çocuğun müziksel becerilerinin geliştirilmesi ve müzik eğitimi yoluyla müzik dışı becerilerinin de geliştirilmesi olmak üzere iki yönlü düşünülmelidir
A. Müziğin, Çocuğun Duygusal ve Sosyal Gelişimine Etkisi;
Her çocuğun, özellikle kendisini en iyi ifade edebileceği müziksel etkinlik türünde gurupla çalışması kuşkusuz onun sosyalleşmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Örneğin, grupla söyleme, sesini kullanmayı ve denetlemeyi keşfedeceği, uyum becerisini geliştireceği, işbirliğine dair disiplin kazanacağı türden bir etkinlikken; bireysel çalgı çalması enerjisini olumlu yönlendirebileceği, kişisel doyum sağlayabileceği ve ritim-melodi duygusunu geliştirebileceği türden bir etkinliktir.
Benzer biçimde, çocukların müzik duygusunun gelişiminde sürekli dinleme önemli yer tutar. Bu nedenle derslerde sıklıkla canlı ya da herhangi bir kayıttan dinlemeye zaman ayrılabilir. Bunun ev yaşantısı içinde sürdürülmesinin önemi de büyüktür. Ancak dinleme günlük bir alışkanlık olarak ele alınmalı, çocuk oturup dinlemeye zorlanmamalıdır. Örneğin yemek yerken, oyun oynarken ya da uyumak için yattığında…
Sanılanın tersine, çocuk aynı müziği sıklıkla dinlemekten sıkılmaz ve dinleme olumlu bir öğrenme sağlar. (Tabi, tekrarlar hakkında şikayet edildiğini duymaz yani böyle bir olumsuz öğrenme ile karşı karşıya kalmazsa!!!) Özel eğitim söz konusu ise, çocuğun dinlemesi için seçilen eserlerin içinde ileride çalacağı / söyleyeceği parçaların olması o parçaları öğrenirken hiç duymadığı bir parçadan kat be kat kısa sürede sonuca ulaşmasını da sağlayacaktır.
Müzik dinleme etkinliğinde dikkat edilmesi gereken nokta, dinlenilecek müziklerin seçimidir. Yapılan seçimler, çağdaş ve gelişmeye açık nitelikte çalışmaları, çeşitli türleri / formları / ses sistemlerini, hem evrensel hem ulusal ve hem sanat hem halk müzik örneklerini içermelidir.
Çocuklara müzik öğretimini verenlerin raporları, diğer bir çok faydayı müzik öğretimi ile ilişkilendirmektedir. Duke, Flowers ve Wolf (1997), ailelerin ve piyano eğitmenlerinin, piyano öğretiminin çocukların “disiplin, adaptasyon, rahatlama yeteneği, öz-güven sorumluluk, kişisel düşünce” gibi kişilik özelliklerinin gelişiminde etkili olduğuna ve öğrencinin yaşamdan aldığı zevki arttırdığına inandıklarını bulmuşlardır. Piyanistin kişilik özellikleri üzerine yapılan ender araştırmalar (Kemp, 1996) bu inanışların deneysel kanıtlarla desteklenebilirliğini öne sürmeyi mümkün kılmaktadır.
Spychiger’in araştırmasına ve “ Mozart IQ Artışı Sağlar” adlı çalışmanın sonuçlarına dayanılarak şunlar söylenebilir: Daha fazla müzik eğitimi alan çocuklar, öğretmenleri ile daha işbirlikçi ve arkadaşları ile daha dostça ilişkiler içindedirler. Ayrıca, çocuklar birlikte müzik yaparlar ve şarkı söylerlerse, birbirlerini dinlemeyi daha kolay öğrenirler. Çünkü rekabetçi davranışlar müzik yapmakla uyuşmamaktadır. (Edwards, 1997)
B. Müziğin, Çocuğun Bedensel ve Psiko-Motor Gelişimine Etkisi;
Seslerin doğumundan itibaren çocuğu devinimlere yönlendirdiği bilinmektedir. Şarkılardaki soluk belirteçlerine göre nefes alma, solunum kontrolünü ve akciğer gelişimini sağlayabileceği gibi; çalgılarla çalışma, hem büyük ve küçük kasların gelişimini hem psiko-motor gelişimini olumlu etkiler. Bu etkinliklerin gurup içinde sürmesi gelişimi hem hızlandırır hem de iletişim becerilerine yeni bir pencere açar.
C. Müziğin Çocukta Dil Gelişimine Etkisi;
İnsan doğuştan dil ve konuşma yeteneğiyle doğar. Önce çevresindeki sesleri dinler, bunları anlamaya ve benzerini çıkarmaya çalışır. Ardından kendisini anlatmak ve çevresini anlamak için sözcükleri kullanarak cümleler kurar. Sesler, çocuğun dış dünya ile ilk iletişim aracıdır.
Çocukta dil gelişimi okul öncesinde gerçekleşir.Bu gelişimi destekleyen en güzel araç şarkılar ve tekerlemelerdir. Sözleri, dili ve duyguları geliştirici olan, ezgileri uygun ses aralığında yazılmış, söz-müzik cümleleri uyumlu (prozodisi başarılı), doğru cümlelemeler, doğru vurgulamalarla söyletilen şarkılar ve tekerlemeleri, 6 yaştan sonra örgün eğitimde “yazma” öğrenimi izler. Burada, öğretmenin diksiyonu vb. çok önemlidir çünkü o bir modeldir. (Seyrek&Sun)
Müziğin, dil gelişimini hedefleyerek bir öğretim aracı olarak kullanılmasında, dildeki ve müzikteki bilişsel süreçlerin karşılaştırılması sonucu saptanan benzerliklerden de bilinçli biçimde yararlanılabilir.
“Müzik eğitimi işitsel temporal işlemleri kuvvetlendirerek, sözel becerilerin gelişimini dolaylı yoldan etkiler” şeklindeki hipoteze dayalı bir araştırmalarında Jakobson, Cuddy, Kilgour (2003); işitsel temporal işlemlerin kuvvetlenmesinin, hızla değişen akustik olaylardaki çok ince ayrımları fark edebilme şeklinde gerçekleştiğini ortaya koymuşlardır. Müziksel algı ve sözel algı bağlantısı, sağdan çok sol lobda etkili biçimde gelişmektedir. Dahası, deneklerle yapılan önceki çalışmalarda işitsel temporal işlemlerin gelişimi -sözel ayırt etme becerisi- dili anlama becerisi arasında anlamlı bir bağlantı olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu çalışmalardan anlaşılmıştır ki, müzisyenlerde işitsel temporal işlemlerin gelişmesi, diğer insanlardan farklı biçimde sözel bellek becerilerinin de öne çıkması-artmasına yol açmaktadır.
Müzisyenlerde sözel belleğin performansındaki bu artış, müzik eğitiminin işitsel işlemlerden sorumlu temporal lobu geliştirmesi yolu ile gerçekleşmektedir:
- Bilişsel algı ve işlemler müzik eğitimi ile güçlenmektedir.
- Bu ise, sol beyinde yer alan işitme bölgesinin nöronlarındaki plastik (geri dönebilir-2 yönlü esnekliği olan) değişimler yoluyla gerçekleşmektedir.
Bu değişimlerde, bireyin kaç yaşında eğitime başladığı önem taşımaktadır çünkü beynin işlevsel ve yapısal karakteristikleri yaşa göre biçimlenmektedir. (Bu anlamda 7 yaş sonrası biraz şanssız bir durum oluyor.) (Jakobson, Cuddy, Kilgour, 2003)
İsviçre Fribourg Üniversitesi Elemanı psikolog Maria Spychiger’a göre, okulda daha çok müzik eğitimi alan çocukların dil öğrenme yetenekleri normal eğitim görenlere göre daha çok gelişmektedir. Spychiger’ın araştırmasında, yaşları 7 ve 15 arasında değişen çocukların bulunduğu 70 sınıfın yarısına, matematik ve dil derslerinden artan zamanlarda, haftanın 5 günü fazladan 45 dakika müzik eğitimi verilmiş, diğer yarı müzik derslerini haftada 1-2 saat almayı sürdürmüştür. 3 yıl sonunda değerlendirilen veriler, fazladan ders alan çocukların dil derslerinde daha başarılı olduklarını gösterirken, daha az müzik eğitimi alan kontrol gurubu çocuklarının matematik başarıları ile fark oluşmadığı saptanmıştır. (Edwards, 1997)
C. Müzik Eğitiminin Çocuğun Bilişsel Becerilerinin Gelişimine Etkileri;
“Müzik” ile “beynin erken gelişimi” arasında önemli bir bağlantı vardır. Bu gelişme okulların müzik programlarında sınırlamaya gitmeleri ile ortaya çıkmıştır. İnsanlar çocuklarının piyano dersi almaya başlamasını isterken, neden bahsettiklerini bilmekte ama çok daha erken başlamaları gerektiğini bilmemektedir. Çalışmalar, erken müzik eğitiminin özellikle de piyano derslerinin gerçekten de çocukların beyinlerindeki işlem merkezlerini geliştirdiğini göstermiştir. (Beachwood,1997)
Irvine, California Üniversitesi araştırmacılarından Frances Roucher ve Gordon Shaw 1993’te okul öncesi çocuklar üzerinde yaptıkları araştırmalarda, 3-5 yaş arası çocukların 6 aylık piyano dersinden sonra, matematik ve diğer bilimler açısından çok önem taşıyan uzaysal algılama testlerinde ve bulmacalarda heyecan verici gelişmeler gösterdiklerini saptamışlardır. Araştırmacılar, müzik eğitiminin beyindeki yeni ve sürekli bağlantılar oluşumunu canlandırdığına inanmaktadırlar. (Beachwood,1997)
Müzik eğitiminin uzaysal becerilere etkisini inceleyen önemli bir çalışma olan, Mozart Etkisi’ne göre, Sadece 10 dakika Mozart dinletilen guruplarda bile uzaysal algılama testlerinde %30’luk bir başarı artışı sağlanmıştır. Aynı araştırmacılar modern müziğin benzer etkileri olup olmadığına da bakmış ancak hiçbir önemli etki ile karşılaşmamışlardır (Beachwood,1997)
YÜZME DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Yüzmenin Çocuklarda İskelet ve Kas Sistemine Faydası Nelerdir?
Yüzme, diğer spor dallarına göre hem çok daha eğlenceli hem de tehlikesi daha az bir spordur. Vücut kaslarını bir bütün olarak çalıştırdığı için çocukların gelişim dönemlerinde tüm sporlardan daha faydalı olmaktadır. Çocuklar suyla oynamayı sever. Yüzmeyi onlar için çekici kılan da budur. Çocuklarda yüzme öğrenimi eğitmen tarafından alındığında, yüzme sporunun fiziksel etkileri daha doğru ve etkin hissedilmektedir. Çocuklarda 4 yaşından başlanabilen yüzme eğitiminde öncelikle nefes ve suda durma çalışmaları yaptırılırken oyun ağırlıklı bir program izlenir. Bu sayede çocuklar daha temelden nefes kontrolüne ve suda duruşa dair doğru temellerle ilerleyebilmektedir.
Sağlıklı Gelişim Güzel Vücut Ve Duruş Kazandırıyor
Yüzücü vücudu olarak tabir ettiğimiz fit ve sağlıklı görünüm, yüzmenin tüm kas ve iskelet sistemi üzerindeki etkisi ile sağlanmaktadır. Düzenli yapılan yüzme egzersizleri kasları güçlendirir, vücut koordinasyonunun gelişimine katkı sağlar. Yüzme yumuşaklık ve esneklik gerektirdiği için küçük yaşlarda başlanması uygundur. 4 ila 8 yaş aralığındaki çocuklarda yüzme eğitimi fiziksel gelişimin yanı sıra, özgüven kazanımlarında da fayda sağlamaktadır. Ayrıca, suyun rahatlatıcı etkisiyle, çocuklar daha sakin bir yapıya kavuşurken harcadıkları enerji ile ev ve okul hayatlarında daha sakin tutumlar sergilemektedirler.
Kasların Gelişimi Aslında Ne Kazandırır?
Yüzme sporu ile çocukların düz kasları yani istemsiz kaslar gelişim gösterir. Düz kasların göstermiş olduğu eforlar sinir sistemi ile alakalıdır. İnsan vücudunda; solumun, dolaşım ve sindirim sistemi yüzme sporu sayesinde gelişerek sağlıklı vücut gelişimi sağlanır.
İskelet kasları veya çizgili kaslar olarak da bilinen istemli kaslar ise, iskelete bağlı olarak çalışırlar. Bu kaslar iskeleti bir arada tutar ve iskelet ile beraber vücudun hareket etme işlevini gerçekleştirir. Düz kaslara göre hızlı kasılan ve çabuk yorulan bu kasların güçlenmesinde yüzmenin büyük faydası vardır. Vücudun koordineli olarak çalıştığı yüzme sporunda her bir kas eşit oranda gelişmekte ve güçlenmektedir. Tüm kaslar çalışıp gelişerek, ilerleyen yaşlarda sakatlanma riski azalmaktadır.
Uzun ve Sağlıklı Bir Ömür Yatırımı
Yüzme ayrıca kalp kasının güçlenmesini sağlar. Çalışma kontrolü sinir sistemine bağlı olarak gerçekleşen kalp kası güçlendikçe ileriki yaşlarda felç gibi rahatsızlıklardan korunma sağlarken, çocuklarda meydana gelebilen kalp rahatsızlıklarından da korumaktadır.
Yüzme sporu, vücut gelişimi ve duruşunu geliştirdiği gibi çocukları obeziteden de korumaktadır. Yüzme aktivitesi sırasında, yüksek miktarda enerji harcayan çocuklarda obezite gibi hastalıklara yakalanma riski oldukça düşüktür.
Yine aynı şekilde iştahsızlık çeken veya yeme bozukluğu olan çocuklarda sarf ettikleri enerji ile orantılı olarak iştah arttırmaktadır. Metabolizmanın hızlı çalışması hem aşırı kilodan hem de iştahsızlıktan koruyarak dengeli bir gelişim sunmaktadır.
GÖRSEL SANATLAR DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Sanat aktiviteleriyle uğraşan çocukların yabancı dillerden coğrafyaya, matematikten fene geniş bir alanda daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmalara göre müzik, resim, drama, heykel, çizim vb. yaratıcı ifade biçimlerinden herhangi birinde çalışmalar yapan öğrencilerin, uygulanan testler ve sınavlarda daha yüksek puanlar elde ettiğini ortaya koymuştur.
Diğer bazı bulgulara göre sanat eğitimi alan ve sanatla ilgili faaliyetlerde bulunan öğrencilerin okul hayatından kopma oranlarının daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Yaratıcılık
Resim eğitim programları süresince öğrencilere değişik çizim malzemeleri verilir ve çocuklardan ne çizmek isterlerse onu çizmeleri istenir. Bunun gibi serbest düşünce akışının gerçekleştiği aktiviteler çocuklarda yaratıcılığın ve hayalgücünün geliştirilmesinde fayda sağlıyor ve ayrıca karar verme/bir problemi çözme becerisini de geliştiriyor.
Yorumlama Becerileri
Resim dersinde yorumlama konusu işlendikçe, öğrencilerden belli sanat eserlerine bakmalarını ve onu yorumlayarak anladıkları düşünceyi çizmeleri isteniyor. Bu onların akılda canlandırma becerilerini geliştiriyor. Ayrıca bu tekniği başka konularda, hayatın farklı noktalarında kullanabiliyorlar.
Eleştirel Düşünme ve İletişim Becerileri
Resim sanatı, çocukların zekasını geliştiriyor. Araştırmalar gösteriyor ki sanat, çocukların beyin aktivitesine gelişme göstermesine katkı sağlıyor. Resim derslerinde çeşitli sanat eserleri detaylarıyla tartışılır. Bu yolla çocuklar kendilerini iyi bir şekilde ifade etmeyi öğreniyorlar. Böylece resim dersleri, öğrencilerin olayları tüm yönleriyle ele almasını sağlayarak sorunları çözme yeteneklerini geliştiriyor.
Kişilik Gelişimi
Tiyatro faaliyetleri gibi sanat formları bir çocuğun genel kişilik yapısını geliştirir. Bir çocuğun kendine güveninin oluşturulmasına ve kendisini disipline etmesine yardım eder. Çocuk resim sanatıyla daha fazla ilgilenmeye başladıkça daha yaratıcı ve inovatif düşünmeye başlar. Ayrıca kendini motive etmeyi ve başkalarıyla işbirliği yapmayı öğrenir.
Sosyal Beceriler
Çocuklar için sanat eğitiminin önemi çocukların insan doğasını daha iyi anlamalarını sağladığı için önemlidir. Çocuğun duyarlılığını geliştirir ve kendini başkasının yerine koyarak, empati yaparak düşünceli bir birey olmasına yardımcı olur. Başkalarının duygularına ve düşüncelerine saygı duymayı öğrenir.
Gözlemsel Beceriler
Sanat aktiviteleri çocukların gözlemsel becerilerini de geliştirir. Örneğin, bir evin eskizini çizmek için gerekli olan becerilerle, güneş sistemini anlamak, veya bir sınıf arkadaşının gösterdiği davranışları neden o şekilde gösterdiğini çözmekle aynıdır.
Meraklı Bir Ruha Sahip Olmak
Resim dersleri çocuklarda merakı ortaya çıkarır. Çocuklar resim dersleriyle birlikte bazı şeyleri sorgulamaya öğrenir. Çizilen bir eskizden sonra, çocuk ulaştığı sonucu beğenmezse, onu siler ve tekrar çizer. Dolayısıyla “deneme yanılma” yöntemini resim dersleri aracılığı ile öğrenir ve bu tekniği hayatın farklı alanlarında kullanır.
Tüm insanlık tarihinin anlaşılmasının sanat formlarına ( edebiyat, müzik, görsel sanatlar, dans, drama) bakarak gerçekleştiğini göz önünde bulundurursak, aslında, sanat eğitiminin ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz. Sanat hayata hayalgücü katar, ve hayalgücüne hayat katar. Sonuç olarak, çocukların sosyal, duygusal, entelektüel ve kişisel gelişimleri için sanat aktivitelerine dahil edilmesi olmazsa olmazdır.
DRAMA DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Yaratıcı drama dünyada ve ülkemizde çocuk eğitiminde gün geçtikçe yaygınlaşan bir kavram. Yaratıcı drama etkinlikleri uygulanırken oyunlar, rol oynama, doğaçlama, hikâye oluşturma ve dramatizasyon gibi etkinlikler kullanılır. Özellikle doğaçlama ve dramatizasyon teknikleri tiyatro ile eşleştirildiği için tiyatro yaptıkları zannedilir.
Tiyatro ve yaratıcı drama eğitmeni olarak çok açıkça şunu söylemeliyim ki yaratıcı drama tiyatro değildir. Zaten çocuk daha kendi kişiliğini ve kimliğini geliştirmeden tiyatro yapamaz. Tiyatro uğraşı için en erken yaş on altı yaş ve üzeridir. Birçok anaokulunda yaratıcı drama derslerinin ardından okul yönetimleri ve veliler tarafından istek üzerine yıl sonunda çocuklardan tiyatro gösterileri beklenir. Oysa bu çocuğun doğasına aykırıdır. Çocuk tiyatro sahnesine çıkar ve en iyi yapabileceği şeyi kendisini oynar. Sevgili anne babalar ve seyirci için bu “minyatür yetenek” hoşluk yaratır ve alkışlanır. Çocuğun onca kalabalık karşısında sahnede rolünü canlandırmasının beklenmesi çocuk için ne büyük strestir bir düşünsenize? Aynı kalabalığın karşısında bir yetişkini çıkarsanız aynı stresi yaşayacaktır.
Peki yaratıcı drama denir?
Kitabi bir tanımla, “Her hangi bir konuyu, doğaçlama, rol oynama gibi tekniklerden yararlanarak, bir grupla ve grup üyelerinin birikimlerinden, yaşantılarından yola çıkarak canlandırmalar yapmaktır.” (Adıgüzel, Ö. 2006)
Oyun, çocuk eğitiminde yadsınamaz bir öneme sahiptir. Çocukta öğrenme taklit etme ile başlamaktadır. Çocuklarınıza bakın onların halinde tavrında konuşmalarında sizleri göreceksiniz. Çocuklar, hayali ve gerçek yaşantılar ile davranışları arasında fiziksel ve bilişsel bağlantılar kurabildikçe, taklit becerileri gelişmekte ve oyuna dönüşmektedir. Evcilik oynarken, araba kullanırken anne ve babasını taklit eder. Yetişkinlerin düşündükleri gibi boş vakit geçirme değil, çocuklar için en doğal öğrenme ortamıdır.
Yaratıcı drama yöntemiyle çocuk bilgiyi arayarak, paylaşarak, keşfederek bulur. Yaratıcı drama, kendisi, başkaları ve dünya hakkındaki bilincini artıran ve her çocuğun hayal gücünü geliştiren bir öğrenme aracıdır. Bir grup etkinliğidir. Öğrenme sürecine çocuğun etkin şekilde katılabilmesi için, duyularını, düş gücünü, imgelem yetisini devreye sokar. Çocukların yanlış yapma, eleştirilme korkusu olmadan kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmelerini sağlar. Tekrar tekrar deneme cesareti kazanır. Hayatı bir anlamda yeniden canlandırır ve kendi tepkilerini görme fırsatı elde eder. Bu çocuğun hem içsel yolcuğuna hem de sosyal çevresi ile dışsal yolculuğa emin adımlarla yürüyebilmesinin prova adımlarıdır.
Yaratıcı Dramanın Çocuğun Zihinsel Gelişimine Katkısı
Drama etkinlikleri sırasında çocuklar düşündüklerini yaşantıya dönüştürmektedir. Çocuklar farklı yaşantılar sırasında değişik çözüm yolları üretme imkânı bulurlar. Çocuk kendisini drama yoluyla başkasının yerine koyarak gerçek hayatta yapamadıklarını ya da özlediği ve yeniden yaşamak istediği olayları hayal gücünü kullanarak tekrardan yaşar. Hayal gücü, zihinsel canlandırma olayıdır. Çocuk, gerçekte görülmeyen bir varlığı, nesneyi hayal etme yoluyla zihinsel işlemler yaparak onu hissetmeye, ona dokunmaya, tadını almaya, koklamaya çalışır. Bu durum zihinsel egzersiz yapma olayıdır. Çocuklar drama etkinlikleri sırasında kendilerine sunulan günlük yaşamları ile ilgili problemleri farklı şekillerde yeniden yaşarlar. Böylece problem çözme becerileri desteklendiği gibi olaylara farklı bakış açıları geliştirmesi sağlanmaktadır.
Yaratıcı Dramanın Dil Gelişimine Katkısı
Yaratıcı drama etkinlikleri ile çocuklar, düşünme, konuşma, dinleme ve anlama becerilerini kazanmaktadırlar. Çocuklar, dil becerilerini yaratıcı drama çalışmaları sırasında grupla kurduğu etkileşim sonucunda doğal yollarla geliştirmektedir. Drama etkinlikleri sırasında çocuk, sözel iletişimi başlatarak, karşılıklı diyaloglar kurar, doğal etkinlikler sayesinde çocuk sesinin tonunu, yüksekliğini, alçaklığını ve hızını ayarlayabilir. Canlandırmalara ilişkin sözlü ve sözsüz olarak kurduğu etkileşim, onun iletişim ve dil becerisini zenginleştirir. Yeni kavramlar öğrenme imkânına sahip olurlar. Çocuklar, bu etkinliklerde yer alırken, düşünme, konuşma, dinleme, anlatma ve beden dili kullanımı becerilerini de kazanır.
Yaratıcı Dramanın Sosyal Gelişime Katkısı
Çocuk grup içerisinde işbirliği, paylaşma, dayanışma, başkalarına saygı duyma vb. öğrenir. Çeşitli etkinliklerin özelliğine göre tartışan, konuşan, olayları yaşayan, gözleyen ve yaratan çocuk, sosyal iletişimin temellerini sağlamlaştırır. Bu nedenle sosyal iletişime etkisi olmayan drama etkinliği yok denebilir. Bulunduğu ortama göre duyarlı olmayı, birbirlerini kabul etmeyi, paylaşmayı öğretir. Böylece hem özgüven becerisi, hem de başkalarına güven duygusu gelişir. Birlikte oynama ve başarmanın hazzını tadarlar böylece işbirliği yapma becerileri gelişir. Yaşamında dile getiremediği sorunların, grup içinde başkaları tarafından da yaşandığını anlamakta ve diğerlerinin yaşadığı farklı sorunları dinleyerek kendini ifade etme ve empati kurma becerilerini arttırmaktadır.
Yaratıcı Dramanın Duygusal Gelişime Katkısı
Duygularını serbestçe ortaya koyma imkânı bulurlar. Olumlu veya olumsuz duygularını rahatça yaşadıkları için içsel gerginlikten kurtulur. Kendini tanımasına imkân sağlar. Bu durum çocuğu duygusal yönden rahatlatır. Rol oynama ve dramatizasyon etkinliklerinde kendisine benzer ve farklı karakterleri görür. Olayları farklı açılardan değerlendirme becerisini deneyimler. Empati kurarak kendini ve çevresini anlar.
Yaratıcı Dramanın Psikomotor Gelişime Katkısı
Drama etkinliklerinde özellikle yaratıcı hareket ve danslar, duyguların bedensel yolla ifade edilmesine olanak sağladığından bu konuda ayrıca önem taşımaktadır. Bu etkinlikler sırasında çocuklar zihinlerinde canlandırdıklarını, diledikleri gibi hareket veya dansla anlatırlar. Bu öğrenciye veya bireye vücudunu koordineli bir şekilde istediği amaca uygun olarak kullanma imkânı verir.
Yaratıcı Dramanın Öz Bakım Becerilerinin Gelişimine Katkısı
Yaratıcı drama sayesinde çocuklar, özbakım becerilerini direkt olarak geliştirebilme şansına sahiptirler. Genel olarak dramanın özbakım gelişim alanına katkılarını şu kriterlerde toplayabiliriz:
- Kendini ve vücudunun parçalarını en doğal yolla tanımasını sağlamak,
- Vücut parçalarının işlevlerini en doğal yolla öğrenmesini sağlamak
- Vücut parçalarının başka fonksiyonlar içinde kullanılabilmesine olanak sağlamak,
- Günlük hayatı içinde kullanacağı çeşitli davranışları en doğru olarak kazanmasını sağlamak
SATRANÇ VE AKIL OYUNLARI DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Satrançın Çocuk Gelişimine Faydaları Nelerdir?
- Dikkatini bir konu üzerinde toplamasını ve sabırlı olmasını öğretir.
- Başkalarına karşı saygılı ve anlayışlı olmasını sağlar.
- Kötü alışkanlıklar ve arkadaşlar edinmesine engel olur.
- Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavramasını sağlar.
- Süratli ve doğru düşünebilmesine yardımcı olur, olayları daha doğru yorumlama yeteneğini geliştirir.
- Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
- Kendine güven duygusunun gelişmesine yardımcı olur.
- Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp, kavranmasına yardımcı olur. Araştırmacı olmasını ve bilginin önemini kavramasını sağlar.
- Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.”Neden?” sorusunu sorarak olayları kendi içinde sorgulamayı öğrenir.
- Mantıklı olmasını ve özeleştiri yapabilme özelliği kazanmasına yardımcı olur.
- Motivasyon ve Konsantrasyonu Geliştiriyor
- Yaratıcı ve üretken olmasını sağlar.
- Başarıyı ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla elde edebileceğini öğrenir.
- Her ne koşulda olursa olsun mücadele etmeyi öğrenir.
- Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, kaybetmesinin nedenlerini sorgulamasını ve oyunun sonucunu olgunlukla karşılamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.
- Başarılardan mutluluk duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir. Kazanmanın değerini anlar.
- Yepyeni hedefler belirleyip bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar.
- Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini, veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır.
- Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.
- Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamının zenginleşmesine yardımcı olur.
En önemli konu “eğlence” unsurunun önde gelmesidir. Bunun için ders ya da resmi öğrenme çalışmaları dışında ideal olarak bir kulüp ya da okul ortamında arkadaşlar ile rekabetçi bir ortamda satranç oynanması da gereklidir. Eğer bir partiden sonra hatalar işaret edilirse bu çok faydalıdır çünkü öğrenme sürecini hızlandırır. Elbette ki sadece antrenörleriyle ve turnuvalarda oynayan çocuklar da vardır. Ancak bu yaklaşım sadece çok yetenekli ve hırslı çocuklar için uygundur. Çocuğun arkadaşları ile çok sayıda oyun oynaması çocuğu daha fazla oyun kazanmak için oyununu geliştirme yönünde motive eder.
Öngörü Gelişimini Sağlar ve Analizde Fotografik Hafızayı Geliştirir
Satranç oyununda oluşacak pek çok konum, önce zihinde canlanır. Zihinde beliren bu konumlardan hangisinin daha iyi olacağına karar verildikten sonra bunu tahta üzerinde gerçekleştirmeye yönelik hamleler yapılır. Çocukların gerçekleştirmek istediklerini önceden zihinlerinde yaşatmaları, onlarda yaratıcı düşüncenin filizlenmesine zemin hazırladığı gibi, düşündüklerinin gerçekleştiğini görmek de kendilerine olan güvenini arttırır.
Bir satranç oyuncusunun, oynadığı oyunu, üzerinden bir süre geçmiş olsa bile, hiçbir yere bakmadan tahta üzerinde yeniden oynayabildiği, satranç oyuncularının sık sık şahit oldukları bir olaydır. Bu, yeni başlayan oyuncularda görülmeyen, oyun pratiğinin ilerlemesine paralel olarak gelişen bir özelliktir. Bilindiği gibi hafızanın pek çok dalı vardır. Satranç özellikle fotografik (konumsal) hafıza üzerine etkilidir. Oyuncunun onlarca hamleyi sırasıyla aklında tutabilmesi, gelişmiş bir hafızanın sonucudur. Gelişmiş bir hafızanın, sadece satranç oyunu ile sınırlı kalmayıp diğer alanlarda da etkisini göstereceğini söylemek mümkündür. Hafızayı artıran temel unsur, belleği zorlamaktır.
Satrança Başlamak İçin Hangi Yaş Uygundur?
Çocuklara satranç öğretmek için doğru yaş zihinsel ve duygusal olarak bunun üstesinden gelebileceği yaştır. Dikkatli olunması gereklidir çünkü satranç öğrenmesi kolay bir oyun değildir ve eğer özen gösterilmezse çocuğun cesareti kırılabilir. Yedi ya da sekiz yaşına kadar çoğu çocuk bu oyunun tüm yönlerini kavrayabilir ve bu andan itibaren ya ebeveynlerden biri ya da iyi bir oyuncu çocuğun oyunda ilerlemesine yardımcı olabilir.
DANS DERSİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ FAYDALARI:
Dans etmek, çocuğun kendini ifade etmesinin alternatif bir yoludur. Çocuğunuzun seçtiği dans türü ne olursa olsun, dans etmek çocuğun öz güvenini, duygusal gelişimini ve fiziksel gelişimini destekler. Önemli olan çocuğunuzun keyif aldığı dans tarzını ve ona uygun eğitmeni bulmaktır.
Dans, Öğrenme ve Dikkat Becerilerini Geliştirir.
Becerikli bir dansçı olmak için plan yapma, strateji geliştirme, disiplin, odaklanma önemli becerilerdendir ve bu beceriler çocuğun hayatının birçok bölümünde de gerekir. Dans dersleri çocukların yaratıcılık becerilerini harekete geçirir, sanata olan meraklarını ateşler. Düzenli olarak dans derslerine katılan çocukların akademik olarak daha başarılı oldukları bir araştırma ile belirlenmiştir, özellikle matematik ve fen konusunda.
Dans, öz güveni ve benlik saygısını geliştirir.
Çocuklar dans dersleri içerisinde belirli duruşları ve hareketleri öğrenir bu sayede bedenlerini daha iyi tanırlar. Kendi bedenleri ile daha yakın olan bu çocukların öz güvenleri, benlik saygıları da daha yüksek olur. Dans dersine devam eden çocukların beden algılarının daha olumlu olduğu, kendilerini ifade etmede daha iyi oldukları belirlenmiştir. Bu olumlu katkının, özellikle psikolojik veya gelişimsel güçlük yaşayan çocuklar için ayrı bir önemi vardır.
Dans, sosyal ilişkileri güçlendirir.
Dans etmek sadece çocuğun fiziksel bir aktiviteyapması demek değildir, dans aynı zamanda çok sosyal bir olgudur. Dans dersleri, çocuğun iletişim ve sosyal becerilerini geliştirir. Çocuk bir ekip ile çalışmayı, arkadaş edinmeyi, işbirliği yapmayı ve başkalarına güvenmeyi deneyimler. Eğer çocuğunuz çekingen ise yaşıtlarının olduğu, eğitmenin anlayışlı ve destekleyici olduğu esnek programlı bir dans kursu ona faydalı olabilir.
Dans, sağlıklı fiziksel gelişimi sağlar
Dans etmek, fiziksel bir aktivite olduğundan, düzenli dans etmeye devam eden çocukların fiziksel gelişimlerinde olumlu değişimler gözlemlemek mümkündür. Düzenli dans etmek, çocuğun esnekliğini, dengesini, fiziksel gücünü artırır. Danstaki tekrarlı hareketler ile çocuğun sağlıklı bir kas gelişimine katkısı olur. Aynı zamanda dans gibi bir spor ile uğraşan çocuğun yeme alışkanlıkları da daha sağlıklı olmaktadır.